03 Temmuz 2009

last call for the passengers..

İlişki denen şey, genel kanının aksine, yaşadıkları yüzünden erken yaşta olgunlaşmak zorunda kalmış yaralı insanlar için akıl karı olan birşey değil.. ve becerilebilecek bir şey de değil.. Hele iki taraf da aynı durumdaysa mümkün değil sürmesi.. Çünkü yalnızlığa, sorunları tek başımıza yaşamaya, çözümleri kendimiz üretmeye o kadar alışmışızdır ki.. Tam anlamıyla birbirimizin hayatına giremeyiz.. birbirimizi hayatımıza sokamayız da..

Her neyse.. sanırım saçmalıyorum.. bu sıralar iyi olduğumu söyleyemem.. birçok şey geçiyor kafamdan ve yakalayamıyorum hiç birini.. toparlayamıyorum kelimeleri..

Yarın Mudanya'ya gidiyorum.. istemediğim halde..

Anneannem yaşıyor orada.. annemden sonra onun için ben kaldım, daha doğrusu beni annemin yerine oturttu gözünde.. annem de onu bana emanet etmişti.. ("ne olur anneanneni yalnız bırakma.. benden sonra kimsesi kalmayacak.. nihan senin kadar ilgilenmez biliyorsun..")

Aslında bu hafta gitmek için hazır değilim.. annemin mezarı orada.. aynı yerde bulunma durumuyla başa çıkabilir miyim bilmiyorum.. 30 haziran doğumgünüydü.. geçenlerde izlediğim bir dizideki karakterlerden biri kansere yenik düştü.. eskiden anlamazdım insanların dizi ya da filmlere ağlamasını.. sanırım yaşadıkları bazı olaylarla ilişkilendiriyorlarmış.. her neyse.. yaşadıklarımıza benzer şeyleri izlemek.. kolay olmadı.. üzerime yapışıp kaldı ve bu şekilde saplanıp kalmaktan nefret ediyorum..

Geçen gün bir arkadaşımın bloguna bir yorum bırakmıştım.. "insan tamamen dibe vurmadan yeniden yüzeye yükselemiyor" içerikli bir yorum.. ahkam kesmekte ne kadar ustaymışım.. ve ne kadar gereksizmiş.. o kadar ağır ilerliyorum ki dibe.. ne zaman yeniden yüzeye çıkabileceğimi bilmiyorum.. boğulmadan önce yüzeydeki ışığı görebilecek miyim acaba? Tiksinirim bu derece bunalım insanlardan ve şimdi kendimden tiksiniyorum..

Dün gece blokladığım eski sevgilimin "Virgin State of Mind" dinlediğini gördüm.. şarkıya dayanamayıp sözlerinden bir kısmını yazdım (there's a chair in my head in which i used to sit.. took a pencil and i wrote the following on it: now there's a key where my wonderful mouth used to be).. nasıl olduğumu sordu, "fucked up" dedim.. eziyet etme dedi.. boşversene dedim.. sonuç? yine blokladım.. kimsenin bi boktan anladığı yok..

Hafta içinde, biraz daha iyi olduğum bir vakitte anneanneme söylemiştim bu haftasonu gideceğimi.. dün sabah da biletimi almıştım hatta.. ama gece iptal ettim.. kaldıramayacağımı hissettim.. yapamayacağımı.. annemin mezarıyla aynı sınırlar içerisinde olamayacağımı..

ama bu sabah aklıma bişi geldi.. sevdiğiniz birinin geleceğini bildiğinizde ve o gelmediğinde yaşadığınız hayalkırıklığı.. bunun da ötesinde kalp kırıklığı.. bunu o kadar çok yaşadım ve nasıl bir duygu olduğunu o kadar iyi biliyorum ki, başkasına yapamam.. o yüzden sabah yeni bir bilet aldım.. yarın sabah gidiyorum anneanneme.. anneme.. dayanmam gerek.. gitmem gerek..

Hiç yorum yok: