13 Eylül 2009

Joan As Policewoman - My Gurl

"en iyisi baştan alalım
ilk ve son ciddi konusmamız benim onunla birlikte olduğum zamandı
o zaman ben gitmiştim
hataydı ama gitmiştim
ondan sonraki zamanlar sen gitgide uzaklaştıkca hata olduğunu daha da iyi anlamıştım"

- o zaman hayatında bri vardı ve seviyordun

"sanıyordum ama evet biri vardı
sen de üstelemedin"

- seni ayıramazdım.. hele de "onu seviyorum.. hatta onunla bir gelecek bile görebiliyorum.. bu daha önce hiç olmamıştı.. öyle saf, öyle iyi ki.. iyi olmamı sağlıyor" dediğin birinden..

"evet, o acıdan düşünmedim"

- o açıdan düşünmen mümkün değildi.. ben diilsin.. ve ilişkiyi yaşayan sendin..

"ben şunu dicem:
bu sefer kimse birbirinden kaçmasın
dedim
ya da demeyecektim"

- kıvırmayalım.. ben de kıvırmayayım.. kendime güvenemediğim bir konu bu..

"paldır küldür olsun demedim ki ben"

- paldır küldür olsun deseydin ne olacaktı ki? yani herşey olacağına varıyor demek istedim.. bir nevi kürkçü dükkanlığı oynuyoruz ikimiz de..

"oynuyoruz evet
ama sadece kapının önünde taburede oturuyoruz
en azından döneceksek, içerisi nasıl bakalım" (içerde gördüklerinden memnun kalıp kalmadığını merak etmek.. emin olamamak..)

- daha önce sen bana sormuştun.. şimdi ben sana sorayım.. senin istediğin ne? nasıl olsun isterdin yani?

"şöyle
seni daha fazla yakınımda istiyorum
hani dedim ya sana erken saatlerde açık oynuyorum senin karşında
bunun değerini biliyorum
ve elimden kaysın istemiyorum
benim cok yakın arkadaşlarım bile ki bu cumartesi konusmada geçti en son
bende hala gizli bir şeylerin olduğunu söylüyorlar, doğru. onlara açmak istemiyorum
sana açasım geliyor
bu neden, nasıl bilmiyorum ama öyle
sorgulamak da istemiyorum zaten
en azında içgüdülerime güveniyorum" (yakınında istemek? itebilmek için mi?)

- peki açamıyor musun?

"onlara açamıyorum
anlamayacaklar, ne gerek var diyorum"

- bana?

"sana açmaya hazırım
bir şey demezsin belki o an, ama suskunluğunda benim icin anlam kazanır
cunku benim icin onun değerli olduğunu bilirsin
beni tanımak kolaydır aslında doğru doneler elindeyse"

- peki sen beni tanıyor musun? açmaya hazırsın en yakınlarına bile açmadığın şeyleri.. açamadıklarını.. ama gerçekten tanıyor musun beni?

"o yolda ilerlediğimi biliyorum
en azında sonunda varacağım yer, beni pişman etmeyecek
o kadar tanıyorum seni" (gerçekten pişmanlık yok mu?)

- nereye varacağını düşünüyorsun?

"içine?" (o kadar da ilgi çekici bir yer olmadığını sanmak)

- pişman olmak var sonunda kuvvetle muhtemel

"o benim içimde yaşayacağım şey" (yaşıyor oluşundan duyulan şüphe.. tanrım, daha çok soru işareti..)

- benim yüzümden olsa bile

"sen pişman etmeye kasmadıkca olacağımı da sanmıyorum
onu da söyleyim
şu an kendini tuttuğunu hissediyorum" (gelecek görülebilir olsa daha çok kendini tutacak olmak..)

- ne gibi?

"bana doğru ilerlemekte"

- nedeni ile ilgili bi düşüncen var mı? (bir nebze olsun geleceği görebilir olmak.. ama o an görülenlere doğru anlam yükleyememek..)

"beni düşünmen olabilir
beni dibe çekmek gibi"

- ben kendime güvenmiyorum.. sen bana nasıl güveniyorsun? ya da güveneceksin?

"benim kendime güvendiğim aklına geldi mi hiç?"

- kendine güven.. güvenebilirsin.. haklısın da.. ama "bana"?

"kendime güven dairesinde sana da güveniyorum evet"

- "sen".. "ben".. farklı.. farklıyız.. güveni bu şekilde harcayamazsın..

"bir noktada aynıyız
ben cok gereksiz şeye harcadım o güveni
bitmek bilmiyo
ki bu gereksiz bir şey değil
ben ilk defa sana bu kadar hazırım. sabah kalktığımda işim telefona bakmak oldu cevap var mı diye. evet evet hazırım her şeyiyle
düşün sadece
her şey senaryoya uymak zorunda değil
ileriki bölümlerde sürpriz gelişmeler olabilir
sadece bunu düşün" (ileriki bölümlerin çok farklı olması..)

--------------

on the path, the fine line, moving to my gurl, my twin, undetectable, my criminal. we're keeping the sea sated (my criminal? çok hoşa gitmesi.. criminal {belki de aklını çelmekle ilgili, hatta abartıp kalbini çalmakla ilgili olduğuna dair hayallere dalmak..} "my" {benimsemesi.. sahiplenmesi.. ısınmak.. için sıcacık olması..})

i'll brush the hair from my eyes, cause it's in my way. and i wanna see you see me shine (bunu söylerken yüzüne düşen saçlarının arasından attığı bakışı görür olmak.. kalp atışlarının daha önce olmadığı kadar farklı bir tempoyla atmaya başlaması.. neler olduğunu anlayamamak.. şimdi mi? bu kadar zamandan sonra mı? niye bu kadar.. garip hissetmek?)

--------------

(akan zaman sonrasında bugün)

- çok güzelmiş

"güzel olan ne?"

- ocak başları

"şimdi kötü yani"

- kötü değil, farklı..

"anlıyorum"

- ne anlıyorsun?

"farklı olmasını" (anladığının farkında olmak.. başta farkında olabilmiş olmayı dilemek..)

My Gurl..

Hiç yorum yok: